İsa, büyük bir olasılıkla, Tanrı’nın saltanatının ve kıyametin yakın olduğunu müjdeleyen Yahya’nın tilmizlerinden biriydi. Onun gibi, Tapınak aleyhinde polemiklere giriyor ve Tanrı’nın saltanatını muştuluyordu. Ancak vaftizcilerden bazı konularda ayrılıyordu. Örneğin, Tanrı’nın gazabından çok sevgisi üzerinde duruyordu.
Celile bölgesinin Nasıra şehrinde doğan İsa’nın hayatı hakkındaki bilgilerin başlıca kaynağı İncil’di. Ama İncil’in İsa’nın hayatına ait ilk dört kitabı birer biyografi olmayıp dini öğretiye yönelik çeşitli yorumlardı. Yine de, İsa’nın gezgin bir vaiz olduğu, etrafına tilmizler ve müritler topladığı, ders verdiği ve hastalan iyi ettiği yer almaktaydı. İsa yeni bir din kurmak istememişti. Tanrı’nın yakınlığını müjdeleyerek, onun iradesini anlamanın Musevi Yasası’ndan farklı bir yolunu anlatarak, Tapınak kurumunun kutsallığını kaldırmak ve Musevilikte bir reform gerçekleştirmek istemişti.
Fakat Musevi Yasası’na göre Tapınak’a ilişkin tutumu dini liderlerin itirazlarına yol açtı ve neticede Romalıların geleneksel çarmıh işkencesinden geçirilerek idam edildi. Ölümünden sonra, havarileri Diriliş inancı etrafında birleşti ve onun Tanrı’nın gerçek resulü olduğunun bu şekilde kanıtlanmış olduğu da kabul edildi. Başlangıcı itibariyle Museviliğin bünyesi içinde bir reform hareketinden ibaret olan İsa hareketi böyle doğmuş oldu. İsa’nın havarileri ve müritleri Kudüs’te bir araya geldi ve İncil diye bilinen müjdeyi verdi: Tanrı İsa’nın şahsında tecelli etmişti ve beklenen Mesih (Hıristos) oydu.
Yunan kültürü
Onlara katılanlar içinde, Filistin dışında yaşamış olup Yunan kültürüne ve evrenselliğine açık olan Yahudiler de vardı. Bunlar Yahudi kurumlarına, Filistin kökenli Yahudilere oranla daha eleştirel gözle bakıyordu. Çok geçmeden İsa hareketi Museviliğin sınırlarını aştı. Tanrı’nın kavmi (seçilmiş kavim) dışında kalanları, Museviliğin alameti farikası olan izi taşımayanları (sünnetsizleri) ve Musevi yasa ve düzenlemelerine uymayanları da arasına kabul etti. Antakya’da İsa’ya inananlara Hıristiyan (Yunanca Hıristo’dan) adı verildi. İki din artık birbirinden iyice ayrılmış, Hıristiyanlık doğmuştu.
İlk Hıristiyan toplulukları, Romalılar tarafından çarmıha gerilen Nasıralı İsa’nın ölümünden sonra dirildiğine ve insanlar arasında canlı olarak katıldığına inandı. Bu inanış, her ne kadar Hıristiyanlığın temelini teşkil ederse de, bu varlığın anlamı, hayatın ve İsa’nın misyonunun gerçek manası daha o zaman çeşitli yorumlara yol açtı.
İlkel Hıristiyanlığın ilk akımlarından birinin, dua etmek, müminlerin vaftizinde hazır bulunmak ve aynı sofrada yemek için toplanıp bir araya gelen müminlerinin gözünde İsa her şeyden önce Kutsal Kitap’ta dönüşü müjdelenen ve beklenen Mesih’ti. Buna yakın bir akıma göreyse, Hıristiyanlık inancı her şeyden önce yeni bir itaat, İsa’nın mesajına ve Musevi Yasası’na getirdiği yeni yoruma inanmaktı. Merkezi Kudüs olan, bunların ikisinden de farklı bir başka akım ise, İsa’nın şahsında zamanın sonunun, ahir zamanın, Kıyametin Hâkimi’ni görüyor ve bu varlığın kendi ruhunu müminlerine gönderdiğine inanıyordu.
Bu akımın mensupları evlerini barklarını terk ederek seyyar vaizliğe başladılar ve dünyanın sonunu bekleyerek yaşayıp, hastalara şifa dağıttı. Böylelikle Filistin ve Suriye’yi baştan başa Hıristiyanlaştırdılar. Diğer taraftan, Helenistik Musevilerden çıkan Hıristiyanlar vaazlarını Musevi olmayan çevrelere yönelttiler. Karargâhları olan Antakya’dan misyonerliğe çıkarak yeni dini Doğu Akdeniz yörelerine yaymaya çalıştılar. Bunların inancının temeli haç ve kendisini insanlığın kurtuluşu için feda etmiş olan İsa’nın dirilişiydi.
Az bilinen bir başka akım muhtemelen Anadolu’da ortaya çıkmış olan Yahyacılık akımıdır. Bu akımların her birinin öne çıkmış kişileri vardı. İsa’nın etrafında toplanan kadınlı erkekli geniş grubun arasında ve özellikle On İki Havari diye bilinen yakın çevresinin içinde en çok sivrilen Petrus’tu. İsa’nın ölümünden sonra, yakınları da nüfuz sahibi oldular: Yakup, Petrus’un Roma’ya gitmesinden sonra Kudüs toplumunun başına geçti. Helenistlerin temsilcisi ise Paulus’tu. Petrus ile birlikte ilk Hıristiyanlığın en büyük iki şahsiyetinden biri oydu.
Read More about BİRBİRLERİNE UYMAYAN TOPLULUKLAR