İSA’NIN HAREKETİ VE MUSEVİLİK

0
89

İsa, büyük bir olasılıkla, Tanrı’nın saltana­tının ve kıyametin yakın olduğunu müjdele­yen Yahya’nın tilmizlerinden biriydi. Onun gibi, Tapınak aleyhinde polemiklere giriyor ve Tanrı’nın saltanatını muştuluyordu. An­cak vaftizcilerden bazı konularda ayrılıyor­du. Örneğin, Tanrı’nın gazabından çok sev­gisi üzerinde duruyordu.

Celile bölgesinin Nasıra şehrinde doğan İsa’nın hayatı hakkın­daki bilgilerin başlıca kaynağı İncil’di. Ama İncil’in İsa’nın hayatına ait ilk dört kitabı bi­rer biyografi olmayıp dini öğretiye yönelik çeşitli yorumlardı. Yine de, İsa’nın gezgin bir vaiz olduğu, etrafına tilmizler ve müritler topladığı, ders verdiği ve hastalan iyi ettiği yer almaktaydı. İsa yeni bir din kurmak iste­memişti. Tanrı’nın yakınlığını müjdeleyerek, onun iradesini anlamanın Musevi Yasası’ndan farklı bir yolunu anlatarak, Tapınak kurumunun kutsallığını kaldırmak ve Muse­vilikte bir reform gerçekleştirmek istemişti.

Fakat Musevi Yasası’na göre Tapınak’a iliş­kin tutumu dini liderlerin itirazlarına yol açtı ve neticede Romalıların geleneksel çarmıh işkencesinden geçirilerek idam edildi. Ölü­münden sonra, havarileri Diriliş inancı etra­fında birleşti ve onun Tanrı’nın gerçek resu­lü olduğunun bu şekilde kanıtlanmış olduğu da kabul edildi. Başlangıcı itibariyle Musevi­liğin bünyesi içinde bir reform hareketinden ibaret olan İsa hareketi böyle doğmuş oldu. İsa’nın havarileri ve müritleri Kudüs’te bir araya geldi ve İncil diye bilinen müjdeyi ver­di: Tanrı İsa’nın şahsında tecelli etmişti ve beklenen Mesih (Hıristos) oydu.

Yunan kültürü

Onlara katı­lanlar içinde, Filistin dışında yaşamış olup Yunan kültürüne ve evrenselliğine açık olan Yahudiler de vardı. Bunlar Yahudi kurumlarına, Filistin kökenli Yahudilere oranla daha eleştirel gözle bakıyordu. Çok geçmeden İsa hareketi Museviliğin sınırlarını aştı. Tan­rı’nın kavmi (seçilmiş kavim) dışında kalanları, Museviliğin alameti farikası olan izi taşımayanları (sünnetsizleri) ve Musevi yasa ve düzenlemelerine uymayanları da arasına kabul etti. Antakya’da İsa’ya inananlara Hı­ristiyan (Yunanca Hıristo’dan) adı verildi. İki din artık birbirinden iyice ayrılmış, Hıris­tiyanlık doğmuştu.

İlk Hıristiyan toplulukları, Romalılar tara­fından çarmıha gerilen Nasıralı İsa’nın ölü­münden sonra dirildiğine ve insanlar arasın­da canlı olarak katıldığına inandı. Bu inanış, her ne kadar Hıristiyanlığın temelini teşkil ederse de, bu varlığın anlamı, hayatın ve İsa’nın misyonunun gerçek manası daha o zaman çeşitli yorumlara yol açtı.

İlkel Hıristiyanlığın ilk akımlarından birinin, dua et­mek, müminlerin vaftizinde hazır bulunmak ve aynı sofrada yemek için toplanıp bir ara­ya gelen müminlerinin gözünde İsa her şey­den önce Kutsal Kitap’ta dönüşü müjdele­nen ve beklenen Mesih’ti. Buna yakın bir akıma göreyse, Hıristiyanlık inancı her şey­den önce yeni bir itaat, İsa’nın mesajına ve Musevi Yasası’na getirdiği yeni yoruma inanmaktı. Merkezi Kudüs olan, bunların ikisinden de farklı bir başka akım ise, İsa’nın şahsında zamanın sonunun, ahir za­manın, Kıyametin Hâkimi’ni görüyor ve bu varlığın kendi ruhunu müminlerine gönder­diğine inanıyordu.

Bu akımın mensupları evlerini barklarını terk ederek seyyar vaizli­ğe başladılar ve dünyanın sonunu bekleye­rek yaşayıp, hastalara şifa dağıttı. Böylelikle Filistin ve Suriye’yi baştan başa Hıristiyanlaştırdılar. Diğer taraftan, Helenistik Musevilerden çıkan Hıristiyanlar vaazlarını Mu­sevi olmayan çevrelere yönelttiler. Karargâhları olan Antakya’dan misyonerliğe çı­karak yeni dini Doğu Akdeniz yörelerine yaymaya çalıştılar. Bunların inancının teme­li haç ve kendisini insanlığın kurtuluşu için feda etmiş olan İsa’nın dirilişiydi.

Az bilinen bir başka akım muhtemelen Anadolu’da ortaya çıkmış olan Yahyacılık akımıdır. Bu akımların her birinin öne çık­mış kişileri vardı. İsa’nın etrafında toplanan kadınlı erkekli geniş grubun arasında ve özellikle On İki Havari diye bilinen yakın çevresinin içinde en çok sivrilen Petrus’tu. İsa’nın ölümünden sonra, yakınları da nüfuz sahibi oldular: Yakup, Petrus’un Roma’ya gitmesinden sonra Kudüs toplumunun başı­na geçti. Helenistlerin temsilcisi ise Paulus’tu. Petrus ile birlikte ilk Hıristiyanlığın en büyük iki şahsiyetinden biri oydu.

Read More about BİRBİRLERİNE UYMAYAN TOPLULUKLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz