Gentile Bellini, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed’in portresini yaptıktan sonra Venedik’e döndüğünde büyük bir saygı ve ilgiyle karşılanmıştır. Osmanlı sarayında üstlendiği görevini başarıyla tamamlaması, ona Venedik’te yeni işler kazandırmıştır. Bu dönemde yaptığı en önemli çalışmalardan biri, San Marco Meydanı’ndaki geçit törenini konu alan tablodur. Bu eser, günümüzde Venedik Güzel Sanatlar Akademisi’nde (Accademia delle Belle Arti) sergilenmektedir ve 1496 yılına tarihlendirilir.
San Marco’daki Tören ve Osmanlı Figürleri
Gentile Bellini’nin bu büyük tablosu, sadece bir töreni değil, aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel çeşitliliğini de yansıtmaktadır. Tabloda, San Marco Kilisesi’ne yakın bir alanda Osmanlı kıyafetleri giymiş üç figür göze çarpar. Bu üç figür, Batı dünyasında Osmanlı’nın varlığının ve etkisinin bir simgesi olarak değerlendirilebilir. Aynı üçlü figür grubu, Alman ressam Albrecht Dürer’in bir tablosunda da görülmektedir. Bu benzerlik, dönemin sanatçıları arasında doğuya ve özellikle Osmanlı’ya duyulan ilginin yaygın olduğunu gösterir Bellini’nin Portresinde Roma Mirasının Yeni Sahibi Fatih Sultan Mehmed.
Mimariden Resme Bellini’nin Bilgi Birikimi
Gentile Bellini’nin San Marco Meydanı’nı resmettiği tablo, yalnızca bir sanat eseri değil, aynı zamanda belgesel bir hassasiyet taşır. Özellikle Jacopo Sansovino ve Vincenzo Scamozzi gibi mimarların yapmış olduğu sonraki düzenlemelerden önceki San Marco Meydanı’nı yansıtması açısından büyük önem taşır.
Rönesans döneminde mimarlık bilgisiyle resim sanatı iç içe geçmişti. Bellini’nin eserlerinde bu durum açıkça görülür. Fatih Sultan Mehmed’in portresinde yer alan mimari detaylar da bu bilgi birikiminin bir yansımasıdır. Onun kullandığı kemerler, sütunlar ve bezemeler, yalnızca süsleme değil, aynı zamanda tarihî ve sembolik anlamlar taşır personal istanbul tours.
Bir Diğer Önemli Eser Kutsal Haç Mucizesi
Bellini’nin İstanbul dönüşü sonrasında üstlendiği bir diğer önemli proje ise “Kutsal Haç’ın Kanala Düşmesi ve Kurtarılması” (Miracolo della Croce) adlı tablodur. Bu eser de 1500 yılı civarında tamamlanmış ve yine Accademia delle Belle Arti koleksiyonuna dâhil edilmiştir. Bu büyük boyutlu tablo, Bellini’nin mimari detaylara olan ilgisini ve bilgisini çok daha yoğun bir şekilde yansıttığı bir çalışmadır.
Tabloda, mimari yapılar son derece gerçekçi bir biçimde betimlenmiş, mekân algısı güçlü bir şekilde kurulmuştur. Sanatçının Venedik’in mimarisine olan hâkimiyeti, sahnede yarattığı derinlikte ve figürlerin konumlandırılmasında açıkça görülmektedir.
