FİLİSTİN KIRLARINDAN İMPARATORLUK ŞEHİRLERİNE

0
80

İsa zamanında Filistin henüz kırsal bir bölgeydi ve nüfusunun büyük çoğunluğu köylüydü. Daha sonra hareket Suriye’ye ve şehirlerine yayıldı. Yeni doğan Hıristiyan­lık çok çabuk din ve milliyet sınırlarını aşa­rak Roma İmparatorluğu’nun gücünü mey­dana getiren Akdeniz havzasındaki kara ve deniz yollarından, kültür ve yönetim dilin­den yararlandı. Şehirlerin teşkil ettiği geniş kültürel ve dini ortamlara yayıldı.

Hıristi­yanlık propagandası, Musevi tektanrıcılığı-nın ve onun üstün ahlaki niteliklerinin cazi­besinden yararlandı. İmparatorluğun Muse­vi topluluklarının oturduğu büyük şehirle­rinde, misyonerler, mesajlarını önce sina­goglarda iletmeye başladı. Museviliğin sempatizanları (ki bunlara «Tanrı’dan kor­kanlar» deniyordu) milliyetçi ve imtiyazlı bir nitelik taşıyan geleneksel öğretileri red­deden vaazlardan etkilendi.

Doğu kökenli kurtuluş

Ama Musevi­lerin nezdinde fazla revaç bulmayan Hıris­tiyanlık, daha çok Helenistik dünyanın dini ve felsefi düşünce biçimleriyle karşılaştığı bir ortam içinde yayılmaya başladı. I. yy.da çok yaygın olan Doğu kökenli «kurtuluş» dinleri mistik bir tecrübe kazandırıyor ve öbür dünya için umut veriyordu. Yoğun bir dini rekabet karşısında bulunan Hıristiyan­lık ise belirli bir müminler topluluğuyla sı­nırlı olmayan evrensel bir selamet mesajıy­la insanlara alenen çağrıda bulunuyor ve başka dinlerle «birlikte yaşamayı», her tür­lü din ve düşünce sistemi karışımını redde­diyordu.

Roma İmparatorluğu bu din furya­sına meydanı boş bırakıyor, ama imparato­run inanışı olan tek bir ideolojiyi empoze ediyordu. Bir inanca pekâlâ bir başkasının eklenebileceği bu bağdaştırıcı ortamda, tek bir Tanrı bulunduğunu ve insanların ancak ona ibadet edebileceklerini iddia eden Mu­sevilik katı bir tektanrıcılık uyguluyor ve bu özgün kavram imparatorluk otoritelerin­den bir tepki görmüyordu.

Hıristiyanlar da tektanrıcı oldukları için, onlar da önceleri Musevilerle aynı statüden yararlandı ve Roma yasaları tarafından imparator inan­cından muaf tutuldu. Ama ne zaman ki baş­ka bir dine mensup oldukları anlaşıldı, zaman durumları bozuldu. I. yy’in ikinci yarısından II. yy’a kadar şiddetli baskılara maruz kaldılar. III. yy ile IV. yy’in başla­rında ise bu baskılar gittikçe arttı ve siste­matik bir işkence şeklini aldı.

Read More about İSA’NIN HAREKETİ VE MUSEVİLİK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz