Fatih Döneminde Osmanlı Mimarları ve Eserleri

0
57

Fatih Sultan Mehmed döneminde mimarlık alanında çalışan bazı isimlerin kimlikleri ve yaptıkları eserler, kaynaklar sayesinde kısmen de olsa günümüze ulaşabilmiştir. Bu mimarlar, İstanbul’un fethinden sonra şehrin yeniden inşasında ve Osmanlı mimari kimliğinin şekillenmesinde önemli rol oynamışlardır.

İstanbul’un fethinden sonra şehrin imarında görev alan Ali Neccar, dönemin önemli isimlerinden biridir. Ayas bin Abdullah (ö. 1482), 1474 yılında İstanbul Saraçhanebaşı’nda kendi adına bir cami ve sıbyan mektebi (çocuk okulu), 1475’te ise Afyon’da bir cami yaptırmıştır. Yine kaynaklara göre, Ayasofya’nın tuğla minaresini inşa ettiği düşünülen bir diğer isim Cafer’dir Fatih Döneminde Osmanlı Mimarisi.

Kemaleddin adlı mimarın İstanbul Koska’daki Nerdübânlı (Merdivenli) Mescid’in banisi (yaptıranı) ve Topkapı Sarayı’ndaki Çinili Köşk’ün mimarı olduğu belirtilmektedir. Muslihiddin, Edirne’deki Sarây-ı Cedîd’i (Yeni Saray), İstanbul’daki Sarây-ı Atîk’i (Eski Saray) ve Rumeli Hisarı’nı inşa etmiş, ayrıca Mimar Cafer ile birlikte Ayasofya’nın tuğla minaresinde çalışmıştır.

Osmanlı mimarisinde iz bırakan bir diğer önemli isim ise “Azatlı” veya “Atîk” lakaplarıyla anılan Sinaneddin Yûsuf bin Abdullah el-Atîk’tir (ö. 1471). İstanbul’daki Fatih Külliyesi’nin ve muhtemelen Eyüp Külliyesi’nin mimarı olduğu düşünülmektedir. Vakfiyelerden anlaşıldığına göre, sahip olduğu mal varlığını İstanbul-Fatih’te yaptırdığı mescit, zaviye ve sıbyan mektebine bağışlamıştır.

Ayrıca Şücaeddin ve Yahya adlı mimarların da dönemde önemli görevler üstlendikleri bilinmektedir. Yahya’nın adı, 1465-66 tarihli bir kitabede Kayseri surlarının onarımında geçmektedir.

Fatih Döneminde Merkezi Planlı Camilerin Gelişimi

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden sonra inşa ettirdiği ilk selâtin (hükümdar) cami, Eyüp Camii olmuştur. 1459-60 yıllarında yapımı tamamlanan bu cami, günümüzde III. Selim döneminde (1800 yılında) yeniden inşa edilen yapıyla karıştırılmaması için “Eski Eyüp Camii” olarak adlandırılır.

Bu cami ve çevresindeki külliye, sahabe-i kiramdan olan ve 669 yılındaki İstanbul kuşatması sırasında şehit düşen Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârî’ye ithafen yapılmıştır. Fetih öncesinde Şeyh Akşemseddin tarafından kabri keşfedilen Ebû Eyyûb’un türbesi, cami kompleksinin en önemli unsurlarından biri olmuştur.

Külliyede ayrıca, türbenin yanı sıra bir medrese (eğitim kurumu), bir imaret (yoksullara yemek dağıtılan yer), bir hamam ve bir sıbyan mektebi yer almaktaydı. Bu yapılar, halk arasında “Eyüp Sultan” olarak anılan bu kutsal kişiliğe duyulan saygının bir göstergesidir.

Mimarlık tarihçisi Ekrem Hakkı Ayverdi’nin belgeler ve mimari kalıntılarla yaptığı restitüsyon çalışmalarına göre, Eski Eyüp Camii dikdörtgen planlı bir harime sahipti. Ana ibadet alanı yaklaşık 11 metre çapında bir kubbe ile örtülmüş, bu kubbeyi yanlardan yarım kubbeler desteklemiştir. Mihrabın bulunduğu çıkıntı ise yarım kubbeyle örtülü olup caminin ibadet alanını genişletmek amacıyla eklenmiştir Sofia Tours Guide.

Fatih Döneminde Mimari Kimliğin Oluşumu

Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı mimarisi sadece yeni yapılarla değil, aynı zamanda mimarlarının eserleriyle de zenginleşmiştir. Bu mimarlar, camilerden saraylara, surlardan külliyelere kadar pek çok önemli eserde imzalarını bırakmışlardır. İstanbul’un fethiyle birlikte oluşan bu mimari vizyon, Osmanlı’nın ilerleyen yüzyıllardaki sanat anlayışını temelden etkilemiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz