Hakan Gürüney, bir koleksiyoncu. 1992 yılında bir deniz kabuğunun peşinden Bozcaada’ya gelmiş ve 1998 yılında adaya dair ilk nesneyi satın almış. O gün, Bozcaada Koleksiyonu oluşturmaya karar veren Gürüney, elindeki malzemelerin sayısı çoğaldıkça, bunları sergilemek için kendi imkânlarıyla bir merkez kurmuş.
Deniz kabukları Bozcaada’yı fısıldıyor
Hakan Gürüney, kendisini “iflah olmaz bir koleksiyoner” olarak tanımlıyor. Çocukluğundan bu yana sürekli birşeyler biriktiren ve bugün bile o biriktirdikleri paketler halinde duran Gürüney’in bu tutkusu, sualtında zıpkınla balık tutmaya ara verdiğinde, başka bir boyuta daha ulaşmış. Artık kendi deyimiyle “sualtı mücevherleri” olan deniz kabuklarıyla tanışan Hakan Gürüney, 1988 yılında başlayan Ege ve Akdeniz sahillerinde deniz kabuğu toplama serüvenini yıllarca sürdürmüş. 12 ayrı yolculukta, 35 farklı noktada, Saroz’dan başlayıp Yumurtalık Sahilleri’ne dek uzanan araştırmalarıyla toplam 220 tür kabuk toplamış Gürüney bulgaria private tours.
İşte bu yolculukların ilkinde, Gökçeada’ya yolu düşmüş. Fakat bu seyahatinden çeşitli nedenlerden memnun kalmayarak geri dönen deniz kabuğu tutkunu, Bozcaada’yı ziyaret etmeyi o günlerde aklından bile geçirmemiş. Derken birgün, dünya çapında ünlü bir kolesiyoner olan R. Tümtürk’ün koleksiyonunu kendisiyle beraber incelerlerken, Hakan Gürüney’in dikkatini Trivia Spongicola Monterosato 1923 adlı bir deniz kabuğu çekmiş. Tümtürk’ün kendisine bu ufacık, bir leblebiden bile küçük olan kabuğun, bugüne kadar bilinen beş örneğinin toplanabildiğini söylemesi üzerine, 1991 yılında, Hakan Gürüney, uzun uğraşlar neticesinde bu nadide kabuktan bir tane de kendi koleksiyonuna bulup katabilmiş. Hatta bir yıl sonrasında da bu önemli buluşu üzerine, Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi’ne bir yazı yayımlamış.
Bozcaada’da yaşam, tarihi beraberinde getiriyor
Hakan Gürüney, yıllar içerisinde edindiği bilgiler ve tanışmalardan sonra, bulmuş olduğu deniz kabuğunun nadir bir tür olmadığını, bu kabuktan Bozcaada’da çok sayıda bulunduğunu öğrenmiş. Böylelikle, Gökçeada’dan dönüşte uğramayı bile düşünmediği Bozcaada, Gürüney’in yeni hedefi olmuş. Bir hafta içerisinde dernek üyesi arkadaşlarıyla beraber adaya giderek 100’ün üstünde örnek toplayan Gürüney, 1997 yılında, bu kez eşiyle birlikte, bir yazlık satın almak için Bozcaada’ya geri dönmüş. Bozcaada’nın tarihi konusunda hiç bir bilgisi olmadığını, yaptığı araştırmalardan da sonra, öğrenmeye başlayan Hakan Gürüney, yine kendi deyimiyle “engelleyemediği biriktirme duygusu”nu, bu sefer Bozcaadalılar tarafından veya Bozcaada için üretilmiş kültür varlıklarını toplamaya yönlendirmiş. Yavaş yavaş birikmeye başlayan her koleksiyon parçası ve onun arkasındaki kültür birikimi, Bozcaada’yı tanımasına vesile olmuş. 2003 yılına kadar birikenlerin tümünden oluşan bu koleksiyonunu sergileyebileceği bir Bozcaada Araştırma Merkezi ve ardından, ayrı bir binada, “Bozcaada Bilgi Belge Dokümantasyon Merkezi”ni oluşturmayı istemiş. Tüm arşiv belgeleri ve fotoğrafların dijital ortama aktarıldığı, kütüphanesi, toplantı salonu, bilgisayarlı çalışma salonları bulunan komple bir merkez…Laleli Dünya’ya açılan kapı
Tarihi ev merkez oluyor
Hakan Gürüney, Ayazma Yolu üzerindeki kendine ait arazide, eski bir bağ evinde, geçtiğimiz yılın
Ağustos ayına dek 3.000’den fazla belge ve objeyi sergilemiş.
Mekânın uzak ve yeterince elverişli olmamasından dolayı, nihayet, adanın kaymakamı Bilal Bozdemir’in çalışmaları ve vasıtasıyla, Hazine’ye ait ve adanın en yüksek binası olan bir başka ev, müze yapılması için Hakan Gürüney’e tahsis edilmiş. BOYTAM’ın bugün bulunduğu yer,
1874’de yaşanan büyük yangından sonra yeniden inşaa edilen Rum Mahallesi’ndeki evlerden biri. 1917 yılında, zemin kat üzeri üç katlı bina, dönemin Rum ailelerinden birine aitmiş. Yıllarca boş kalan binanın zamanla kontrolsüz yıkımlarla iki katı yok edilmiş ve bir sene önce restorasyonu tamamlanarak artık Bozcaada Yerel Tarih ve Araştırma Merkezi olarak hizmet vermeye başlamış.
Ada’ya dair 3.000’in üstünde belge ve obje
Hakan Gürüney, kuşkusuz biriktirme tutkusu ama her şeyden önce öğrenme ve bildiklerini aktarma aşkı sayesinde, bugün zamanında belki çoğu kişiye “hayal” olarak gelen hedeflerini gerçekleştirdi. Bozcaada’ya yolu düşenlerin, söz konusu adanın tarihini daha iyi anlayabilmeleri için BOYTAM’ı, yani Bozcaada Yerel Tarih ve Araştırma Merkezi’ni mutlaka gezmeleri gerekiyor.
Merkezde, Osmanlı Şark Yıllıkları, Salnameler, Başbakanlık Osmanlı Arşivi dokümanları, seyahatnameler, haritalar, resimler, fotoğraflar, gravürler, kart postallar bulmanız mümkün. BOYTAM’ın her iki katında, Bozcaada’nın eski esnaflarından, yerlilerinden, tarihinden, sokaklarından, evlerinden, meyhanecisinden, berberine dek herşeye ve herkese dair, kullanılan eşyaları, fotoğrafları, yani kısacası, belki unutulmaya yüz tutmuş, unutulmaya çalışılan, unutturulan ama asla da unutulmayacak olan yaşanmışlıkların tüm izlerini, renklerini bulacaksınız… Döndüğünüzde ise kalbiniz, “Bozcaada”da kalacak…